Vatandaş...


Vatandaş.Enver İleri

Ben bir korkağım!
Çocukluğumdan beri korunarak büyütüldüm. Sokağa mı çıkmam gerekiyor, gündüze sığdırıldım. Balon mu almam gerekiyor ablalarla, abilerle gönderildim. Üşümeyeyim diye hep yelekler giydirildi soğukta. İlaçlar hep üst raflara yerleştirildi. Bilmediğim şeyleri yememem, tanımadığım insanlarla konuşmamam öğütlendi her zaman.  Ne izinsiz bir şey almama müsaade edildi, ne de istediğim arkadaşları seçmeme. Aman ha, denildi. Filan kes filan yere gitmiş de filan şeylerle karşılaşmış da Allah korumuş…
Korkaklık bana küçükken öğretildi!
Kendimle ilgili kararların neredeyse hiçbirini kendim almadım. Ne aldığım pantolonun yan cepli olmasını, ne tabağımdaki yemeğin sonraya kalmasını, ne de saç modelimin sevdiğim futbolculara benzemesini isteyebildim. Yüzdüğüm belli olmasın diye dereye hep çıplak bedenle girmek, oynadığım belli olmasın diye topa hep çıplak ayakla vurmak zorunda kaldım. Ne zaman ödev yapmam gerektiği, günde kaç saat çalışmamın yeteceği hep önceden belirlendi. Benim kendime yetmeyen aklım, aklı kendisine bol gelen kişilerce şekillendi her zaman. Daha önce görmüş ve yaşamış olanlar, görmemiş ve acemi olan bene anlattı anılarını. Düştükleri hatalar teker teker anlatılıp yapmamam, yaşadıkları güzellikler ne pahasına olursa olsun yaşamam gerekenler olarak tembihlendi daima. Onlar gibi giyinip onlar gibi konuşmam, aynı cümleler kurup aynı hayatı yaşamam istendi. Düşüncelerim düşüncelerine, hayallerim geçmişlerine benzemeli, korktuklarından korkup, sevdiklerinden hoşlanmalıydım. O zaman tam olurdum. O zaman adam olurdum çünkü!
Korkak büyüdüm ben!
Cebimde sevgiliye verilmek üzere yazılmış mektuplar yıprandı daima. Ellerim hep tek başına terledi. Ne zaman bir karar alsam, ne zaman önüme güzelden bir yol çıksa, kulağımda sesler çoğaldı aniden. Yüreğime nasihatler birikti. Millet ne der’ler, Bize yakışmaz’lar, Ayıptır, günahtır’lar… Ben hep arada kaldım bitirişlerde. İçimdeki sesi vuramadım karşıya, dokunamadım yasak olana, hayır diyemedim sağa, sola, ötekine, berikine. Ki o yüzden geceleri daha çok büyüdüm. Geceleri daha çok kendim oldum ve uykusuz saatler, sorgulu çoğalışlarda daha çok yaşadım. Sabaha umutlar yükleyerek, yarına yeminler ederek büyüdüm.
Ve hala bir korkağım!
Siyasi bir partiye üye olmaya, politik bir duruşa bürünmeye, yönetimi, iktidarı eleştirmeye korkuyorum. Yurdumun dört bin yanında orman kesenden kadın öldürene, rüşvet alandan adam kayırana, hırsızlık yapandan insan zehirleyene onlarca insan türemiş durumda, ben susuyorum. Ne bir insan ölümüne dur diyebiliyor, ne dört bir tarafı saran savaşa karşı gelebiliyor, ne de “Yeter artık ulan!” deyip sokağa fırlayabiliyorum. Televizyon seyrediyor, internete bakıyor, birkaç küfür savurup kayıtsız kalıyorum… Yemek yediğim, nefes aldığım ve uyuduğum küçücük evimde başıma bir şeyler gelmesinden korkuyorum. Bağırışlara, feryatlara, yardım çığlıklarına tanık oluyor, görmezden geliyorum. Üç maymunu oynuyorum kendi kendime. Görmediğime, duymadığıma, bilmediğime inandırıyorum kendimi… Kanallar değiştiriyorum üst üste, fotoğraflar paylaşıyorum ardı ardına ve zamanla unutuyorum. Bu benim alışkanlığım, bu benim korunma şeklim, bu benim standart yaşamım…
Kim miyim ben?
Bana bu ülkede “vatandaş” diyorlar…


Yorum Gönder

0 Yorumlar