Göz...


Göz, Enver İleri

Bir insandan etkilenmenin, yaşadığı hayatı yorumlama ve geçmişine tanık olmanın birçok yolu vardır ve göz, bunların ilkidir. Baktığınız canlılığın büyüklüğü, içine hapsettiği renklerin parlaklığı, gizleyemediği duyguların coşkun sıcaklığıdır size ilk etki eden; içinizi titreten, yakınlaştıran, farklı kılan... Derin bakan, kaçamak davranan, fıldır fıldır dönen, hemen kenetlenen, nazar taşıyan, kör olan, âşık olan, bön bakan türden gözler ve farklı dünyalardan, farklı yaşamlardan insanlar…
Bir insanın gözleri, hikâyesini anlatır esasında. Özetini sunar karşındakine, konuşur, muhabbet eder onunla. Bazen yardıma çağırır, bazen yalnız kalmak ister, bazen de sadece bakar; anlamsız, heyecansız, içi boş…  Bir insanın gözleri, selamıdır bazen. İlk dokunuşu, ilk merhaba deyişi, karşındakine ilk temas edişidir. Yakın ya da uzak mı kalacağınız, muhabbet mi edip, sessiz mi kalacağınız ya da rahat mı bırakıp, destek mi olacağınız onlarda gizlidir. Söyleyeceğiniz ilk söz, atacağınız ilk adım, karşılaşacağınız ilk tepki onlardadır. Ruh hallerinde, kabul seviyelerinde, samimiyet biçimlerindedir. O yüzden önemlidirler. O yüzden belirleyicidirler. Ve o yüzden ilk kabulü hep onlar yapar. İlk onlar buyur eder, ilk onlar çağırır, ilk onlar gülümser.

Bazı gözlerin içinde insana huzur veren bir sakinlik vardır. Temiz, berrak, ışıl ışıl bir parlaklık taşırlar gittikleri her yere. İnsanın özlem duyduğu, hasretini çektiği, arayıp ta bulamadığı yerlere benzerler. Duygularını kabartırlar insanın, yüzüne gülücükler eklerler. Doymaz insan böyle gözlere bakmaya, kaybolmak ister onlarda. Kimliksiz, sıfatsız, beklentisiz bir teslimiyete bürünmek ister. Bakar şaşırır, bakar hayrete düşer, bir daha bakar. Dolar tamamen onlarla. Bakamaz başka yere. Doldurur idrakini onlarla. Doyurur nefsini...  Kısacık bir düş gibi geçerler hayatımızdan. Bir kaldırım kalabalığında, bir otobüs kuyruğunda ya da bir okul kantininde. Görünür, fark edilir ve kaybolurlar. Sonra biz âşık oluruz onlara. Hasretlerini çekeriz, bağlanırız, arar dururuz ömürce… Her insan hayatında en az bir kere âşık olmuştur bu şekilde. Takılıp kalmış, hayranlıkla izlemiş ve ardından gitmek istemiştir bir çift gözün. En az bir kere anlatmıştır bu gözlerin sahibini bir başkasına. Söylemiştir şairane birkaç söz, yazmıştır bir kenarına hayatının…
Korkaktır mesela bazı gözler. Bir türlü bakamaz karşındakine. Kenetlenemez uzun süre, yoğunlaşamaz; hatta sevemez... Baktığınızda acı bir hikâye çıkar karşınıza. Ertelenmiş arzular, kendi bedeninde çürümüş heyecanlar, bir daha bakamayacak hale sokmuş, bir daha kalkamaz halde bırakmış ihanetler çıkar. Kendi yangınında kendi yenilgileriyle uğraşan insanlar bulursunuz orada. Yapılan, sonuçlanan ve acı veren eylemlerin cam kırıklarıyla, hiç eyleme geçmemiş bedenlerin korkak utangaçlığıyla karşılaşırsınız. Süt akı hayallere meyil edip, başka üfürüğe takati kalmayan kalplerin tükenmiş arzuları çıkar karşınıza, kaybetmiş bedenlerin cesaretini yitirmiş zayıf yanları çıkar. Sevmezsiniz o yüzden onları. Uzak durmak, temas etmemek, unutmak istesiniz. Kaçırmak istersiniz gözlerinizi onlardan. Bakamazsınız çünkü zorlar beyninizi.  Bir bedenin böylesi bir yükü nasıl taşıdığına şaşırırsınız. Nasıl bir hayat yaşanmış da ardında böylesi toz duman bir enkaz bırakmış olabilir diye düşünürsünüz. Bakıp dalmaktan, dalıp aynı şeylere tanık olmaktan korkar, uzaklaşırsınız…
Bir dilencidir onlar bazen. Bazen sürgün edilmiş bir tutsak, bazen katliama uğramış bir halktır. Bazen çocuğunu arayan bir baba, bazen tecavüze uğramış bir kadın, bazen suça sürüklenmiş bir çocuk, bazen de aç bir hayvandır. Tanıyabilirsiniz onları hemen. Benzemezler genelde kimseye. Derindir gözlerinin bakışları. Baktığınızda mahrum kalmış yanlarını görebilirsiniz onların. Sevmeyen babaları, terk eden sevgilileri, kazanılamamış zaferleri bulabilirsiniz onlarda. Soğuktur cümleleri. Kaybetmiştir sıcaklığını. Farklıdırlar bizden, farklıdırlar sizden, onlardan… Giyinilmiş pişmanlıkları, kuşanılmış keşke’leri, sertleşmiş yüzleri vardır. Ürkektirler o yüzden. Şüphelidirler,  uzaktırlar, suskundurlar.  Kabullenmiştir gözleri yenilgiyi,  öğrenmiştir yalnızlığı ve soğumuştur sonra.
Kırılmış, küsmüş ve soğumuş bir çift gözün ardında yorgun umutlar vardır. Sonu görülemeyen, kendi kaderinde tekrarlanan, içi boşluklarla dolu yaşamlar vardır. Bakamazlar etraflarına herkes gibi. Kenetlenemezler bir ışığa sevdalanırcasına, anlatamazlar kendilerini. O yüzden temas ederken dikkat etmek gerekir.  Zira kanatabilir dokunuşlarımız acısı unutulmaya bırakılmış eski bir aşk yarasını. Bozabilir dengelerini, çoğaltabilir korkuları. Ama siz yine de deneyin. Belki hala sakin kalmış bir yanları, size verebilecek bir avuç huzurları vardır. Kim bilir? Belki selamınızla bir hayat kurtarırsınız. Belki yeni bir kapı aralarsınız. Değiştirebilirsiniz belki bazı şeyleri…
 Belli mi olur?

Fotoğraf:https://www.forumgozde.com/threads/guezel-goezler-peceli-goezler-anlamli-bakislar-peceli-renkli-guezel-goezlue-kadin-resimleri.73362/

Yorum Gönder

0 Yorumlar