Bir
insandan etkilenmenin, yaşadığı hayatı yorumlama ve geçmişine tanık olmanın
birçok yolu vardır ve göz, bunların ilkidir. Baktığınız canlılığın büyüklüğü,
içine hapsettiği renklerin parlaklığı, gizleyemediği duyguların coşkun sıcaklığıdır
size ilk etki eden; içinizi titreten, yakınlaştıran, farklı kılan... Derin bakan,
kaçamak davranan, fıldır fıldır dönen, hemen kenetlenen, nazar taşıyan, kör
olan, âşık olan, bön bakan türden gözler ve farklı dünyalardan, farklı yaşamlardan
insanlar…
Bir
insanın gözleri, hikâyesini anlatır esasında. Özetini sunar karşındakine,
konuşur, muhabbet eder onunla. Bazen yardıma çağırır, bazen yalnız kalmak
ister, bazen de sadece bakar; anlamsız, heyecansız, içi boş… Bir insanın gözleri, selamıdır bazen. İlk
dokunuşu, ilk merhaba deyişi, karşındakine ilk temas edişidir. Yakın ya da uzak
mı kalacağınız, muhabbet mi edip, sessiz mi kalacağınız ya da rahat mı bırakıp,
destek mi olacağınız onlarda gizlidir. Söyleyeceğiniz ilk söz, atacağınız ilk
adım, karşılaşacağınız ilk tepki onlardadır. Ruh hallerinde, kabul
seviyelerinde, samimiyet biçimlerindedir. O yüzden önemlidirler. O yüzden
belirleyicidirler. Ve o yüzden ilk kabulü hep onlar yapar. İlk onlar buyur eder,
ilk onlar çağırır, ilk onlar gülümser.
Bazı
gözlerin içinde insana huzur veren bir sakinlik vardır. Temiz, berrak, ışıl
ışıl bir parlaklık taşırlar gittikleri her yere. İnsanın özlem duyduğu,
hasretini çektiği, arayıp ta bulamadığı yerlere benzerler. Duygularını
kabartırlar insanın, yüzüne gülücükler eklerler. Doymaz insan böyle gözlere
bakmaya, kaybolmak ister onlarda. Kimliksiz, sıfatsız, beklentisiz bir
teslimiyete bürünmek ister. Bakar şaşırır, bakar hayrete düşer, bir daha bakar.
Dolar tamamen onlarla. Bakamaz başka yere. Doldurur idrakini onlarla. Doyurur
nefsini... Kısacık bir düş gibi geçerler
hayatımızdan. Bir kaldırım kalabalığında, bir otobüs kuyruğunda ya da bir okul
kantininde. Görünür, fark edilir ve kaybolurlar. Sonra biz âşık oluruz onlara.
Hasretlerini çekeriz, bağlanırız, arar dururuz ömürce… Her insan hayatında en
az bir kere âşık olmuştur bu şekilde. Takılıp kalmış, hayranlıkla izlemiş ve ardından
gitmek istemiştir bir çift gözün. En az bir kere anlatmıştır bu gözlerin sahibini
bir başkasına. Söylemiştir şairane birkaç söz, yazmıştır bir kenarına hayatının…
Korkaktır
mesela bazı gözler. Bir türlü bakamaz karşındakine. Kenetlenemez uzun süre,
yoğunlaşamaz; hatta sevemez... Baktığınızda acı bir hikâye çıkar karşınıza. Ertelenmiş
arzular, kendi bedeninde çürümüş heyecanlar, bir daha bakamayacak hale sokmuş,
bir daha kalkamaz halde bırakmış ihanetler çıkar. Kendi yangınında kendi
yenilgileriyle uğraşan insanlar bulursunuz orada. Yapılan, sonuçlanan ve acı
veren eylemlerin cam kırıklarıyla, hiç eyleme geçmemiş bedenlerin korkak utangaçlığıyla
karşılaşırsınız. Süt akı hayallere meyil edip, başka üfürüğe takati kalmayan
kalplerin tükenmiş arzuları çıkar karşınıza, kaybetmiş bedenlerin cesaretini
yitirmiş zayıf yanları çıkar. Sevmezsiniz o yüzden onları. Uzak durmak, temas
etmemek, unutmak istesiniz. Kaçırmak istersiniz gözlerinizi onlardan.
Bakamazsınız çünkü zorlar beyninizi. Bir
bedenin böylesi bir yükü nasıl taşıdığına şaşırırsınız. Nasıl bir hayat
yaşanmış da ardında böylesi toz duman bir enkaz bırakmış olabilir diye
düşünürsünüz. Bakıp dalmaktan, dalıp aynı şeylere tanık olmaktan korkar,
uzaklaşırsınız…
Bir
dilencidir onlar bazen. Bazen sürgün edilmiş bir tutsak, bazen katliama uğramış
bir halktır. Bazen çocuğunu arayan bir baba, bazen tecavüze uğramış bir kadın,
bazen suça sürüklenmiş bir çocuk, bazen de aç bir hayvandır. Tanıyabilirsiniz
onları hemen. Benzemezler genelde kimseye. Derindir gözlerinin bakışları.
Baktığınızda mahrum kalmış yanlarını görebilirsiniz onların. Sevmeyen babaları,
terk eden sevgilileri, kazanılamamış zaferleri bulabilirsiniz onlarda. Soğuktur
cümleleri. Kaybetmiştir sıcaklığını. Farklıdırlar bizden, farklıdırlar sizden,
onlardan… Giyinilmiş pişmanlıkları, kuşanılmış keşke’leri, sertleşmiş yüzleri
vardır. Ürkektirler o yüzden. Şüphelidirler,
uzaktırlar, suskundurlar. Kabullenmiştir gözleri yenilgiyi, öğrenmiştir yalnızlığı ve soğumuştur sonra.
Kırılmış,
küsmüş ve soğumuş bir çift gözün ardında yorgun umutlar vardır. Sonu
görülemeyen, kendi kaderinde tekrarlanan, içi boşluklarla dolu yaşamlar vardır.
Bakamazlar etraflarına herkes gibi. Kenetlenemezler bir ışığa sevdalanırcasına,
anlatamazlar kendilerini. O yüzden temas ederken dikkat etmek gerekir. Zira kanatabilir dokunuşlarımız acısı
unutulmaya bırakılmış eski bir aşk yarasını. Bozabilir dengelerini,
çoğaltabilir korkuları. Ama siz yine de deneyin. Belki hala sakin kalmış bir
yanları, size verebilecek bir avuç huzurları vardır. Kim bilir? Belki
selamınızla bir hayat kurtarırsınız. Belki yeni bir kapı aralarsınız. Değiştirebilirsiniz
belki bazı şeyleri…
Belli mi olur?
Fotoğraf:https://www.forumgozde.com/threads/guezel-goezler-peceli-goezler-anlamli-bakislar-peceli-renkli-guezel-goezlue-kadin-resimleri.73362/
0 Yorumlar