Seyrüsefer Kavramlar...


Seyrüsefer Kavramlar, Enver İleri

Susmak bir cevaptır anlayana; daha çok ışık, biraz daha aydınlık… Erkek zennelere benzer her titrek zerre, gün ışığında… Geri dönmek içindir bazen gidişler… Panzehiridir kokunun eylem ve insana en uzak yerdir sırtı… Bilemez kimse kutsalın en hakikisini… Eşit mesafede durur insana kahkaha ve gözyaşı… Mülkiyetsizliktir en çok ölüm ve bazen gülmeyle öldürür insan… Hamsinin zengincesidir ançüez… Pastel renkler ısıtır para insanda… Çıtkırıldım yapıdadır bazı gölgeler… Güldü mü cenazeye benzer bacak arası bekçileri… Yoktur durağı adiliğin… İlk ağızda ciddiye alınma yoludur abartma… Bir konuda emin olmaktır inanç ve bir umut felsefesidir şüphe… Her intihar biraz sislidir her yemin biraz büyük… Kavramlar… Kavramlar… Ve kavramlar…
Yaşadığımız dünya, içinde bulunduğumuz kültür, soluduğumuz hava, ait olduğumuz iklim, tenimizin düşüncelerimizin rengi, yediklerimiz, içtiklerimiz, aşklarımız, özlemlerimiz hepsi ama hepsi ayrı ayrı kavramlar oluşturur kendi doğasında. Her biri kendi büyüklüğünde, her biri kendi gücünde. Bazıları bize aldığımız nefes kadar yakın, bazıları kilometrelerce özgürlük kadar uzak. Her yandan, her köşeden, her zaman ve çağdan kavramlar…
Kavram doludur insan yaşamı. Bazıları sıcak, aşk gibi, mutluluk gibi; bazıları soğuk, ölüm gibi. Bazılarının yüzü mermersi, bazılarının teni meleksi. Bazıları kâbuslar kadar korkutucu ve kızgın, bazıları tebessümler gibi sevimli ve sakin. Yüzleri yok, yürekleri yok, ağırlıkları, boyları, kokuları yok. Bazıları ezelden kalma antika, bazıları dünkü çocuk, yeniyetme. Bazıları yıllar önce unutulup gitti, bazıları birkaç güne hazır…
Nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bunları ortak bir ad altında toplayan genel tasarımlardır kavramlar. Soyutturlar ve gerçek dünyada yerleri yoktur. Bir benzetişim aracıdırlar yani. Fikirleri, insanları, olayları, inançları, duyguları vs gruplandırmak için kullanılan bir tür sınıflamadırlar. ‘Aslında herkes gibiyim, her şey benim gibi biraz’ tadında içlenmelere, ‘Yandığımın dünyasında dert hep bana mı müstahaktır arkadaş!’ benzeri dertlenmelere, ‘Yaşadığımız dünya, soluduğumuz hava, ısıtan güneş, serinleten rüzgâr; her şey, herkese kardeşçe…’ güzelliğinde inançlara mekândırlar. İsimlerini takvimler koyar, güçlerini herkes kendince verir. Kendince büyütür, kendince besler, kendince giydirir. Sembollerle yaşar kavramlar. Ortada duran sıradan bir nesne ve olgu, durum ve devinimlerinin zihinsel tasarımını kendince veren insanlar… Bazıları zerre-i miskal, bazıları ceberut; kavramlar…
Her coğrafya kendi kavramlarını yaratmıştır tarih boyunca.  Her coğrafya kimliğini eklemiştir kavramlarına, kendisini anlatmıştır. Kimisi öznesi insan özgürlükler doldurmuş doğasına, kimisi sırça yürek zamanları sunmuş ağıtlarında, kimisi de tanrılarını ölümsüzleştirmiştir… Kıtlıkta azık, savaşta hançer, eğlencede çalgı önem kazanmış, her coğrafyanın yaşam öyküsü kavramlarına yansımıştır. İnsanlık tarihinin özüdür kavramlar. Hayvan, iğne, ateş, koloni, tekerlek, para, yazı, savaş, medeniyet, isyan, adalet ve daha niceleri. Özünde doğayla mücadele ve doğayı anlamlandırma süreci olan insanlık tarihi, aynı zamanda bir kavram yaratma tarihi olmuştur. Uzak coğrafyalar birbirinden habersiz kavramlar yaratırken, etkileşim içinde olan veya bir şekilde yolları birleşen yaşamlar “ortak” kavramlar oluşturmuş ve insanlık kavram tarihini zenginleştirmişlerdir. Ortak kavramların bazıları bütün insanlarda sevinç naraları yaratırken; barış gibi, özgürlük gibi, bazıları ise tir tir titretmiştir; deprem gibi, kıyamet gibi… Kültürel birleşmelerin, evrensel yasa ve düzenlerin, ortak zevk ve beğenilerin oluşturduğu kavramlar dünyası insanlığın değişim aynasıdır özünde…
Ortak zevkler, ortak beğeniler, sınırı olmayan özgürlükler, sanal dünya, evrensel kültür derken dünya gitgide birbirine benziyor aslında. Şekli değişiyor, şemali renkleniyor; büyüyor… İnsanlar her gün ortak kavramlar etrafında biraz daha yoğunlaşıyor. Aynı saç stilleri, aynı kot pantolonlar, aynı sinema filmleri, aynı yaşamlar... Büyüyor gitgide kavramlar. Gitgide, çekim kuvveti daha güçlü kavramlar doğuyor. Dalgalar çoğalıyor, sistem genişliyor, insanlar çarka girmek için savaşıyor. Daha fazla sanal arkadaş, daha iyi teknoloji, daha yeni stiller; gitgide şişiyor… Bu hızlı değişim bir şekilde bulaşıyor hepimize. Eskiler daha hızlı eskiyor, kavramlar daha çabuk değişiyor. ‘Ne güzel günlerdi onlar’, ‘yok artık öyle dostluklar’, ‘aşk kitaplarda kaldı evlat’, ‘ daktilo vardı bizim zamanımızda’ cümleleri artıyor. Değişim, eski olanı yutuyor…
Direniyor bazıları; şiirler yazıyor, filmler çekiyor, bayramlarda seyranlarda torun muhabbetine ekliyor, yaşatıyor bir şekilde eskiyi. Sahipleniyor kavramlarını, koruyor benliğini. Teslim oluyor bazıları; dükkânı yeniliyor, renkli renkli sandalyeler ekliyor, gençler için mekânlar yaratıyor. İsim değiştiriyor bazıları; ‘Berber Cemal’i silip ‘Karizma Stil Kuaför’ yapıyor. Yılların kasapları teker teker ‘Et Marketler’e çevriliyor. Kahvehaneler kıraathaneye, kıraathaneler cafeye dönüştürülüyor. İçeriği değişiyor bazı şeylerin. Çıkma teklifleri kâğıda yazılmıyor artık, okul önlerinde elmalı şekerler satılmıyor, sokak aralarında uzuneşek oynanmıyor… Bırakıp kaçıyor bazıları, emekliye ayrılıyor. Bazıları seyrediyor. Bazıları güç veriyor. Şikâyet ediyor bazıları, isyan ediyor. Bazıları durumdan habersizce yaşıyor. Bazıları umursamıyor, bazıları anlayamıyor, bazıları uyanamıyor. Aldığımız nefese karışıyor deşiğim. Midemize otuyor, uzaklaştırıyor, eskitiyor, yayılıyor…
Hızlı bir şekilde giriyor hayatımıza kavramlar ve aynı hızda uzaklaşıyor. Kendi cürümü oranında, kendi yaşam zenginliği büyüklüğünde temas ediyor herkese. Kimisi idrak edemiyor bu durumu, kimisi yetişemiyor hızına, kimisi doğasına bile giremiyor. Sessiz sedasız, kendi halinde değiştiriyor kabuğunu kavramlar. Sürekli bir düzende, sakin bir edada… Ve Diyarbakır surlarının üstünde yaşlı bir dedenin sözleri özetliyor her şeyi; “Dünya bir seyrüseferdir yegenim, dakka başi bir şeyler doğiyyy,  dakka başi bir başkasi öliyyy…”
Başkalaşıyor insanlar…

Fotoğraf:https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2017/11/16/kaybedenler-nasil-kaybetti/

Yorum Gönder

0 Yorumlar